
Obezite Tedavisinde Robotik Cerrahi
Obezite günümüzde giderek artan bir sağlık problemi haline gelmiş durumda. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine baktığımızda son 8 yılda obezite oranında %32 artış görülmektedir. Obezite oranlarına baktığımızda Türkiye son verilere göre %29,4 obez birey oranıyla Dünyada 28. sırada yer alıyor. Kilolu bir kişinin, normal ağırlıkta olan bir kişiye göre yaşam süresi kısalabilmektedir.
Obezite cerrahisi hakkında bize biraz bilgi verir misiniz?
Hastaların hem fiziksel hem de psikolojik sorunlar yaşanmasına sebep olan obezite hastalığı cerrahi müdahale ile tedavi edilebilen bir hastalık. Kişinin sosyal yaşantısını fazlasıyla etkileyen bu hastalığın tedavi yöntemleriyle ilgili son yıllarda bilinçlenmenin artmasıyla cerrahi tedavi tercih edilir oldu. Cerrahi tedavinin amacı, hastaların kilo vermesine destek olmak için gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedefleyerek, obeziteye ilişkin riskleri azaltmak, bireye yeterli dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.
Obezite tedavisinde ilk seçenek düzenli beslenmenin ayarlanması ve kişinin günlük yürüyüş, fitness, yüzme gibi sporlar yapmasıdır. Ancak maalesef çoğu kilolu hasta bu ilk seçenek tedaviyi uygulayamıyor. Belirli bir süre sonra sıkılarak bu alışkanlığı terk ediyor ve kilo verseler de dikkat etmedikleri zaman aynı kiloyu belki de daha fazlasını tekrar geri alabiliyor. Obezite cerrahisi temel olarak iki prensibe dayanıyor; mide hacmini küçülten (engelleyici, kısıtlayıcı) işlemler ve emilim bozucu işlemler. Ayrıca bu iki işlemi birleştiren kombine işlemler de mevcuttur.
Hastalar size başvurduktan sonra obezite cerrahisine nasıl karar veriyorsunuz?
Ameliyat öncesi yapılan muayene, tetkikler ve hastaların yeme alışkanlıkları sorgulandıktan sonra uygun ameliyat şeklini belirliyoruz. Mesela insulin direnci olan veya tatlı yiyicilere gastrik bypass gibi gıda emilimi de bozan ameliyatlar önerilirken, genç ve eşlik eden başka hastalığı olmayan VKİ 40-45 arası olan bir hastaya tüp mide ameliyatı (Sleeve gastrektomi) öneriyoruz. Doğurganlık çağında olan ve kısa vadede çocuk sahibi olmayı planlayan kadınların, bu durumu doktorlarına danışmaları gerekiyor. Ve yine obezite cerrahisi ameliyatlarını takip eden 24 ay boyunca hamile kalınmamasını tavsiye ediliyoruz. Obezite cerrahisi günümüzde artık kapalı yöntemlerle yapılabiliyor. Kapalı yöntemler laparoskopik veya robotik ameliyatlar olarak biliniyor. Bu yöntemlerle yapılan ameliyatlar sonrasında hastaya konforlu bir ameliyat sonrası dönem sunulmaya yardımcı olunuyor.
Obezite tedavisinde en çok tercih edilen ameliyat türü, tüp mide ameliyatı mıdır?
Evet, ülkemizde ve dünyada en çok uygulanan ameliyatlardandır tüp mide ameliyatı. Ameliyat yönteminin basit ve etkili bir tedavi olması nedeniyle tercih ediliyor bu ameliyat. Ancak doğru teknik ile etkili sonuçlar alabiliyoruz. Midemizde açlık hissi uyandıran hormonların salgılandığı bir bölge var. Bu bölgeyi, yani midenin yaklaşık olarak %70-80’ini çıkarıyoruz. Bu şekilde mideyi tüp haline getirmiş oluyoruz. Çıkarılan mide kısmı sayesinde hem açlık hissinin azalmasına, hem de doyma zamanının hızlanmasına yardımcı olunuyor. Böylece az yemek yiyerek doyulmuş oluyor. Çoğu hastada şöyle bir endişe oluyor, midemin %70-80’i alındığında midem eskisi gibi işlevini yapabilecek mi? Kesinlikle, evet. Bu bölgenin alınması çok fazla kayıp değil. Fonksiyonel bir ameliyat yapılmakta ve mide işlevinden bir şey kaybetmemekte. Sadece açlık hissetmesine sebep olan hormonların azalması sayesinde erken doyma hissi yaşıyor, böylelikle ideal kilosuna kontrollü bir şekilde ulaşabiliyor. Bu ameliyat VKİ < 50 olan hastalarda en ideal ameliyatlardandır. Ameliyat sonrası 2 yıl içinde önerilen beslenme alışkanlıklarına uyum sağlanırsa fazla kiloların yaklaşık %50-75’i veriliyor. Vitamin ve mineral eksikliklerinin en hafif olduğu ameliyatlardandır, tüp mide ameliyatı. Ameliyat sonrası 1. günden itibaren kontrol grafiklerinde kaçak yoksa gıda alımına başlanıyor.
Biraz da robotik cerrahiden bahsedebilir miyiz?
Robotik cerrahi 5 adet delik içinden ilerletilen robot kollarıyla gerçekleştiriliyoruz. Bu yöntem laparoskopik cerrahiye benzer sonuçlar sağlıyor. Robot kollarını bir ekran başında oturarak kullanıyorum ve sanki karnın içinde ameliyat yapıyormuşum gibi ameliyatı gerçekleştiriyorum. Robotik teknoloji sayesinde 3-boyutlu görüş sağlandığı için robotun kolları mideye ulaşıyor ve cerrahi aletlerin hareket alanı genişliyor.
Obezite cerrahisindeki en büyük sorunlardan biri kiloya bağlı ameliyat zorlukları. Robotik yöntem sayesinde bu zorluklar aşılabiliyor. Robot kollarının hareket kabiliyeti ve kuvvetinden cerrah faydalanarak ameliyatı zorlanmadan yapabiliyoruz. Robotik cerrahi ve laparoskopik cerrahi sayesinde hastaların enfeksiyon riski azalmakta, günlük aktivitelere dönüş süresi kısalmaktadır.
Ameliyat sonrasında çoğu hasta, ameliyat olduğu gün ayağa kalkabiliyor.
Gastrektomi sonrası stapler hattının (kesi hattı) dikilmesinde veya ameliyat esnasında saptanan hiatal fıtığın (mide fıtığının) dikişle tamirinde de robotik yöntem kolaylık sağlıyor. Özellikle dar alanda çalışılan ve çok sayıda dikişin gerekli olduğu onikiparmak bağırsağı ve mide anastomozlarında, robot, cerrahın ameliyat süresini kısaltmaya yardımcı olabiliyor. Ayrıca daha önce obezite ameliyatı olmuş ve tekrar ameliyat gerektiren hastalarda robotik yaklaşımda açığa geçme oranı oldukça düşüktür. Bunun sebebi, robotun daha iyi görüş açısına sahip olması, daha hassas ve ince disseksiyona imkan vermesi ve robot yardımıyla daha kolay dikiş atılabilmesi.
Ameliyat sonrasında herhangi bir komplikasyon oluşuyor mu?
Ameliyata bağlı en sık görülen komplikasyonlar; kanama, stapler hattından kaçak, karın içi apse, darlık gelişimi olabilir. Komplikasyonlar cerrahi teknik, hastanın eşlik eden hastalıkları ve sebebi bilinmeyen nedenlerden dolayı oluşabilir. Ancak morbid obezite, kendi başına bireyin hayatını tehdit eden bir durumdur. Cerrahi işlem obezitenin giderilmesinde çok etkili bir yöntemdir. Komplikasyon oranı bir mide ameliyatı komplikasyon oranından çok daha fazla olmamakla birlikte tedavi edilmeyen obez kişilerin bu durumlarına bağlı zaten komplikasyon riskleri bulunmaktadır. Multidispliner ortamda çalışan merkezlerde komplikasyon oranları çok düşüktür. Komplikasyon geliştiğinde komplikasyon tedavisinin bir an önce yapılması gerekir. Komplikasyon tedavisi genel cerrah, yoğun bakım doktoru, endoskopist ve girişimsel radyoloğun olduğu multidisipliner bir ortamda yürütülmelidir. Belirtilen komplikasyonların gelişme oranı çok yüksek değildir.
Ameliyat sonrası hastaları bekleyen süreç…
Ameliyat sonrası hastanın beslenme programı ile ilgili bilgilendirmeler ameliyat öncesi ayrıntılı olarak anlatılmalıdır. Çünkü ameliyat sonrası 1 aylık süreç hastanın yeni sistemine alışması dönemidir. Yeme alışkanlığının hayatında çok önemli yeri olan hastaların bu dönemde yalnız bırakılmamaları ve gerekirse psikolojik destek almalarının sağlanması gerekir.
Obezite cerrahi uygulanan hastaların ameliyat sonrası takiplerinin yapılması en az ameliyat kadar önemlidir. Ameliyat sonrası ilk on gün sıvı gıda, beş haftaya kadar ise gıdaların püre halinde tüketilmesi gerekir. Beş haftadan sonra normal gıda tüketimine geçilebilir. Ameliyat sonrası dönemde takip zamanları hastalara verilen bir kitapçıkta ayrıntılı olarak bildirilir. Yine bu kitapçıkta gıda alımının nasıl sürdürüleceği ile ilgili ayrıntılı bilgiler yer almaktadır.
Ayrıca bu sayede şeker hastalığı ve obeziteye bağlı hastalıklar da tedavi edilmektedir. Ancak bir daha hiç kilo aldırmama gibi bir mucizesi yoktur. O yüzden bu cerrahiyi olan hastaların ameliyat sonrasında da doktorların ve diyetisyenlerin direktiflerini doğru bir şekilde uygulamaları gerekir.